Haber

Kılıçdaroğlu’nun gururu okşandı CIA’in kimliği ortaya çıktı!

CHP Genel Lideri ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Atatürk Havalimanı’nı Türkiye aleyhine de faaliyet gösteren bir ABD şirketine devredeceğini açıkladı.

Kılıçdaroğlu, önceki akşam sosyal medya hesabından yayınladığı bir video ile kamuoyuna seslendi. Atatürk Havalimanı’nın tarihçesini ilk kez açıklayan Kılıçdaroğlu, “Torunları! Böyle bir yerin izlerini kırdılar. Diğer pistleri de kendilerine özel hava alanı olarak kullanıyorlar. Ne, vatan değil mi? İnsanları kov, havaalanını kendin için ele geçir.” terimleri kullandı. daha sonra, “Bugün hayatımın en büyük projelerinden birini gençlere açıklayacağım.”Kılıçdaoğlu şunları söyledi:

“İktidara gelir gelmez Atatürk Havalimanı’nı havacılık ve uzay çalışmalarının merkezi haline getireceğiz. Peki bunu kiminle yapacağız? Merkezin kurulması ve geliştirilmesi için Amerika’daki dünyaca ünlü Sierra Nevada firmasının sahipleri Eren Özmen ve Fatih Özmen ile birlikte çalışacağız. Lütfen arkadaşlar, bu isimleri Google’a yazın. Bu dünyada hangi cevherlere sahip olduğumuzu görün. Özmen ailesinin yönetimindeki Sierra Nevada, NASA’nın en değerli projelerinde kritik işler ve hizmetler geliştirmiş, dünyanın havacılık devi Amerika Birleşik Devletleri’nde milyar dolarlık bir şirkettir. Onlarla konuştum ve bunu yapmaya davet ettim. Bunu da bu pistlerde yapacağız.”

GENÇLERE SÖYLEYEREK ABD ŞİRKETİNİ KURDU

Kılıçdaroğlu, sözünü dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST’in Atatürk Havalimanı’nda kapılarını açtığı gün duyurdu. Üstelik 1 milyonu aşkın gencin 1 yıl boyunca teknoloji üretip ringe adım attığı gün, “Gençlere sesleniyorum!” ABD şirketini piyasaya sürdü. Aydınlık, Sierra Nevada’nın faaliyetlerini inceledi. Kılıçdaroğlu’nun anlattığı gibi parlak bir başarı hikayesi değil, karanlık ağlarla örülmüş bir şirketin hikayesi.

PARLAK BİR KARİYERLERİ YOK

Sierra Nevada Corporation (SNC), 1963 yılında Nevada, ABD’de kuruldu. 1980’li yıllarda Reno Üniversitesi’nde eğitim gören ve ardından Sierra Nevada Corporation’da çalışmaya başlayan Fatih Özmen ve Eren Özmen, 1994 yılında şirketi satın aldı. Başlangıçta 15 kişilik dar bir ekibe sahip olan şirket, yıllar içinde 19 şirketi bünyesine kattı ve 3.000 çalışanıyla dev bir şirkete dönüştü. Bu büyük gelişme sadece Özmen çiftinin yetenekleri sayesinde olmadı. Aslında parlak bir eğitim hayatları da yoktu. Biri elektrik mühendisliği mezunu, diğeri gazetecilik mezunu. Ancak geçtiğimiz yıllarda yüksek Amerikan çıkarları sadakatle savunulmuş, güçlü siyasi ilişkiler kurulmuş, Afrika, Irak, Afganistan ve Libya’da misyonlar üstlenmiş ve lobilere büyük meblağlar aktarılmıştır. Böylece “karanlık dünyanın” ganimetleri Özmen çiftinin üzerine dökülmüştür.

2000’li yıllarda Vali Jim Gibbons ve eşi Dawn ile yakın bağları nedeniyle kamuoyunun dikkatini çekince kendilerini Afganistan ve Irak işgallerinin içinde buldular. “hayat kurtarıcı”Katkılarıyla savunan da onlardı.

Rüşvette ustalaştılar

“Karanlık Dünya” Amerika’da kullanılan endüstriyel bir terimdir. Kongre tarafından ihalesiz, kamuya açıklanmadan dağıtılan askeri projeler için kullanılır. Bu şirketlere verilen bütçe de kapalı tutuluyor. İşte Sierra Nevada, 11 Eylül saldırıları sonrası siyasi temasları sayesinde bu “karanlık dünyanın” nadide isimlerinden biri haline geldi. 2007 yılında Las Vegas Sun gazetesinde şirketi inceleyen Jeff German şu bilgileri verdi: “Sierra Nevada, 2000 mali yılından bu yana federal sözleşmelerde 602,5 milyon dolar aldı. Bunun 474,1 milyon doları Hava Kuvvetleri tarafından verilirken, 36,8 milyon doları ABD Ordusundan geldi.”

Jeff German, Özmen’lerle ilgili yaptığı haberde şu ilginç değerlendirmelerde de bulundu:

Ülkenin siyasi olarak güçlü insanlarıyla yakınlaşırken, halk tarafından görece görünmez hale geldiler. Şirket kendisini hâlâ Sparks’a bağlı küçük bir işletme olarak tanımlasa da, şu anda 13 eyalette ofisleri var ve büyümeye devam etmek için Washington’da lobi faaliyetlerine her zaman para akıtıyor. Bir şirketin siyasi bağlantılarının, faydalı hükümet sözleşmeleri yapmasına yardımcı olduğu zamanlar vardı. Sierra Nevada bu konuda iyi puan almış görünüyor.

Sierra Nevada, 2000 yılından bu yana federal sözleşmeler alabilmeleri için lobicilere 1.4 milyon dolar ödedi. Şirketin lobicilik fiyatları 2000’de 10 bin dolardan 2005’te 446 bin dolara çıktı. Geçen yıl federal lobicilik için 442.000 dolar harcadılar. Kayıtlara göre, Sierra Nevada, kendisine yardımcı olabilecek ülkenin diğer bölgelerindeki seçilmiş yetkililere kampanya katkıları sağlama konusunda ustalaştı.

AFRİKA’DA CASUSLUK YAPIYORLAR

ABD merkezli bir araştırma kuruluşu olan CorpWatch’ta 2012 yılında yayınlanan bir rapor, Özmen’in şirketinin yapısını ortaya çıkardı. Özmen çiftinin sahibi olduğu Sierra Nevada ile iki Amerikalı subayın kurduğu R-4’ün casusluk faaliyetlerine odaklanan CorpWatch şu bilgileri paylaştı:

“Bugün bu iki şirket, ABD Özel Harekat Komutanlığı adına casusluk yapmak için Afrika’daki gizli savaşın ön saflarında yer alıyor. Kıtadaki gizli misyonların desteklenmesine yardımcı oluyorlar ve merkezi Stuttgart’ta bulunan ABD Afrika Komutanlığı ile yakın işbirliği içinde çalışıyorlar.

“Özmen’in şirketi ve R-4, Uganda, Entebbe’de Tusker Sand Operasyonu için çalışıyor. Özel pilotların kullanıldığı benzer bir görev olan Creek Sand Operasyonu da Burkina Faso’dan yürütülüyor. Bunu yapmak için, tam hareketli videoyu kaydeden, kızılötesi sıcaklık modellerini izleyen ve radyo ve cep telefonu sinyallerini izleyen gizli sensörlerle donatılmış küçük İsviçre turboprop uçağı Pilatus PC-12’leri uçuruyorlar. Uçaklar, Afrika orman pilotlarının tercih ettiği ıssız pistlerde yakıt ikmali yaparak etkili uçuş menzillerini binlerce mil uzatıyor.

“Özmens için büyümenin yolu, 2000 yılında Türkiye’de tatile çıktıkları eski Nevada valisi Jim Gibbons ve eşi Dawn Gibbons ile yakın dostluklarından geçiyor. – 2004’te federal sözleşme ihalesi. O yıl Özmen’in şirketi ayrıca 42 milyon dolarlık bir Pentagon ihalesini kazandı. Bugün, Sierra Nevada, dünya çapında drone savaşında kilit yüklenicilerden biridir. Ayrıca CIA’nın Pakistan ve Yemen üzerindeki havası. “teröristler”Ayrıca öldürmek için kullandıkları Predator insansız hava araçları için iniş takımları da üretiyorlar.

CIA’NİN ÖN ŞİRKETİ

CorpWatch ayrıca ABD hükümeti tarafından denizaşırı operasyonlarda özel şirketlerin nasıl kullanıldığına dair örnekler veriyor:

“Pentagon ve CIA, gizli savaşlar için uzun süredir özel yüklenicileri kullanıyor. Air America ve Air Asia, Başkan Lyndon Johnson için Kamboçya ve Laos’u bombalamak için kullanılan paravan şirketlerdi. Northrop Grumman gibi daha büyük ve daha önemli şirketler, Lider Bill Clinton yönetimi altında Kolombiya hakkında casusluk yapmak için kullanıldı. Dolayısıyla, bir sonraki Demokrat Başkan Barack Obama’nın, bu kez Afrika’daki gizli savaşlar için Sierra Nevada ve R4 gibi gizli özel yüklenicilerle aynı stratejiyi benimsemesi uygun görünüyor.”

IRAK’TA AMAÇ İDDİASI

ABD’nin denizaşırı operasyonlarında yer alan Sierra Nevada hakkında da çeşitli işkence iddiaları var. İddiaya göre Irak’ta Sierra Nevada için çalışan güvenlik müteahhitleri tutuklulara işkence yaptı, onlara kötü davrandı ve açıkça insan haklarını ihlal etti. 2007 yılında Irak’ta şirket için çalışan üç müteahhitin de Nisur Meydanı’nda 14 Iraklı sivilin vurularak öldürülmesi olayına karıştığı iddia ediliyor. Ancak uluslararası tepkilere yol açan bu olayda Sierra Nevada’nın rolü tam olarak belirlenebilmiş değil. Konuyla ilgili çok gizli bir soruşturma yürütüldüğü de ABD basınında belirtiliyor.

YOLSUZLUKTA BECERİLER

Zaman zaman Sierra Nevada ile ilgili çeşitli yolsuzluk ve usulsüzlük davaları yargıya taşınmıştır. Örneğin ABD Başsavcısı Phillip A. Talbert, 2017’de Sierra Nevada’nın belirli maliyetleri bilerek yanlış sınıflandırarak yasayı ihlal ettiğini ve bunun sonucunda çeşitli hükümet sözleşmelerinde eyaletin maliyetlerini şişirdiğini savundu. Şirket ise 14.9 milyon dolar ödedi ve dava açmadan anlaşma sağladı. Yine 2022 yılında şirket, ABD Adalet Bakanlığı ile fazla fatura nedeniyle aleyhlerindeki iki iddiayı karşılamak için anlaşmaya vardı ve bu kez 10 milyon dolar ödedi. Şirket aleyhindeki iddialara karşı verdikleri ifadelerde, “ulusal çıkarlara bağlılıkları ve vatanseverlikleri”vurgular.

İşte bir örnek: “Sierra Nevada, ulusal güvenliğimize ve eyaletimizin insanlarına yaptığı katkılardan dolayı, kendini işine adamış profesyonellerle eyaletimizin insanlarını temsil eden gerçekten büyük bir siyasi delegasyondur. Bununla gurur duymaya devam ediyor.”

Türkiye EKSEN FAALİYETLERİ

Sierra Nevada’nın sahada doğrudan Türkiye aleyhine yürüttüğü faaliyetler de var. Şirketin uçakları sık sık Irak, Kuzey Suriye ve Libya’da uçuyor. Bu uçakların ABD Özel Kuvvetlerini taşıdığı ve çeşitli casusluk faaliyetleri yürüttüğü belirtiliyor. 2020 yılında ABD Özel Kuvvetler Komutanlığından 700 milyon dolarlık ihale aldılar. AC-130J ve MC-130J, Radyo Frekansına Karşı Önlemler (RFCM) programının tedarikçileri olarak seçilmiştir. Aslında şirketin temel çalışma alanlarından biri de bu: keşif, gözetleme, istihbarat. Ayrıca ABD avcılarının ve helikopterlerinin güvenli bir şekilde iniş yapması da Sierra Nevada’ya emanet. Şirket ayrıca ABD Ordusu için yüksek teknoloji gözetleme balonları, taşınabilir hava trafik kontrol kuleleri, insansız havada yakıt ikmal sistemleri ve uçakların uçak gemilerine daha güvenli iniş yapmasına yardımcı olabilecek küresel konumlandırma sistemleri üzerinde çalışıyor. Şirketin faaliyet alanları şu şekilde sıralanmaktadır: Uzay sistemleri, haberleşme, seyrüsefer, gözetleme/hava trafik yönetimi, istihbarat, gözetleme ve keşif, entegre görev sistemleri, bilgi ve sensör analizi, elektronik harp/menzil sistemleri.

DAVUTOĞLU’NUN KATILDIĞI LANSMAN İLE AJANSTA OLDU

Sierra Nevada, 7 Haziran seçimlerine 10 gün kala, 27 Mayıs 2015’te Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da katıldığı bir lansmanla Türk kamuoyuna ilk kez duyurulmuştu. “milli uçak”proje ile geldi.

Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), işi üstleneceği açıklanan Sierra Nevada için üretilecek uçağın tüm parçalarının en az yüzde 70’inin Türkiye’de üretilmesi kuralını getirmek isteyince proje yarıda kaldı. . Eren Özmen, o dönemde Hürriyet’e yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Yüzde 70 yerli üretim kuralı ilk aşamada çok zor. Buradaki kritik sorun, yaptığınız zaman işi dünya standartlarında yapabiliyor olmanız. Aksi takdirde Türkiye’de sıkışıp kalırsınız. Türkiye karar vermeli: Sadece kendi uçağını mı üretmek istiyor yoksa küresel bir uçak mı üretmek istiyor? Çünkü bu sektörde yüzde 100 yerli diye bir şey yok. Çok fazla rekabet var ve uzmanlık alanlarını çok dikkatli seçmek gerekiyor. Motoru dışarıdan temin edersiniz, bazı modülleri dışarıdan temin edersiniz. Küresel bir pazarı hedefliyorsanız, bunu böyle yapmalısınız. Marka, fiyat ve rekabet çok değerlidir. Boeing bile her şeyi yerel olarak üretmiyor. Aksine, yeni uçakları 787 dünyanın her yerinden ekipman alıyor. Seattle’daki üretim tesisleri montaj hattına yakın.”

 

KAYNAK: PARLAK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu