Yaşam

Starsailor: Türkiye’de insanlar siyasi zorluklara rağmen güçlü kalmayı başardı

25. yılını kutlamaya hazırlanan İngiliz rock grubu Starsailor, MIX Festival kapsamında 3 Kasım’da İstanbul’da dinleyicileriyle buluşacak. James Walsh, James Stelfox, Ben Byrne ve Barry Westhead’den oluşan grubun 2009 yılı itibarıyla çıkardıkları 4 albümleri ve 2001 yılından bu yana İngiltere Top 40 listelerine girmiş 10 teklileri bulunuyor.

Starsailor’ın solisti James Walsh ile şarkılarını, kariyerlerini ve müzik sektörünü konuştuk.

Kariyeriniz boyunca grubunuzun müziği nasıl evrildi? Başlangıçtan bugüne kadar müziğinizi şekillendiren en büyük değişimler neler oldu?

Yaş aldıkça, aile kurmak ve Starsailor dışında müzikle uğraşmak müziği yıllar içinde şekillendirdi. Prodüksiyon teknikleri de değişti, bu yüzden spontane olmaya daha çok alan var.

Şarkılarınız, özellikle “Alcoholic” ve “Four to the Floor” gibi hitleriniz, hem melankolik hem de derin bir huzur barındırıyor. Şarkı yazarken ilham aldığınız başlıca unsurlar neler? Duygusal temalar eserlerinize nasıl yansıyor?

Yoğun duygular… Aile, ilişkiler… Filmler ve kitaplar da beni ilhamlandırıyor. Shane Meadows’un filmlerini ve Murakami’nin yazılarını çok seviyorum.

Kendi şarkılarınız arasında sizi en çok etkileyen veya sahnede çalmaktan en çok keyif aldığınız parça hangisi?

‘Silence Is Easy’ her zaman, Starsailor hayranı olmayabilecek en çekingen izleyicileri bile harekete geçiren şarkı. Bence bu, başarmak için güçlü bir şey.

‘BİR GRUBUN GERÇEK HAYATTA İZLENMESİ DİJİTAL OLARAK ÇOĞALTILAMAYACAK BİR HİS’

Kariyeriniz boyunca müzik sektöründe karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdi? Özellikle uzun soluklu bir grup olarak, müzik dünyasındaki değişimlere nasıl adapte oldunuz?

Müzik yayıncılığı kesinlikle bir etki yarattı. Müzik yayınlamanın bu kadar kolay olduğu bir dönemde rekabet ettiğiniz müzik miktarı çok fazla, bu bir zorluk. İyi bir canlı grup olmak için her zaman çok çalıştık. Bence bu, bir grubun gerçek hayatta izlenmesi gibi dijital olarak çoğaltılamayacak bir his. Neyse ki pek çok hayranımız hala plak ve ürün satın alıyor, bu da dijital devrim sırasında bizi ayakta tuttu. Sosyal medyadan uzak durmamamız da buna yardımcı oldu. Instagram gibi platformların hayranlarla bağlantı kurmanıza olanak sağlamasından hoşlanıyorum. Onlara küçük paylaşımlar yapmayı kolay ve keyifli hale getiriyor.

Müzik dünyası sürekli değişiyor. Sizce önümüzdeki 10 yıl içinde müzik nasıl bir evrim geçirecek? Bu değişime nasıl ayak uydurmayı planlıyorsunuz?

Hiçbir fikrim yok. Gelişmeleri olduğu gibi değerlendireceğiz. Bizim gibi tutkulu bir hayran kitleniz varsa müzik her zaman nesilden nesile aktarılacaktır.

‘YAYINCILIK, MÜZİK KEŞFİNİ ÇOK KOLAY HALE GETİRDİ’

Dijital platformların müzik sektöründeki etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Streaming çağı, müzik üretim ve dağıtım biçiminizi nasıl değiştirdi?

Yayıncılık, müzik keşfini çok daha kolay hale getirdi, bu yeni sanatçılar için harika. Sorun şu ki, miktar çok fazla ve insanları boğuyor. Fiziksel bir ürün satın almanın, ona daha çok değer vermenizi sağladığı bir şey vardı, oysa şimdi insanlar yeni bir şarkı veya albüm için bir hafta heyecanlanıyor ve sonra bir sonraki şeye geçiyor.

Günümüzde ortaya çıkan yeni nesil müzik grupları ve sanatçılar hakkında ne düşünüyorsunuz? Özellikle beğendiğiniz veya takip ettiğiniz yeni isimler var mı?

Phoebe Bridgers harika, Nina Nesbitt farklı türlerde kendini rahat hissediyor gibi görünüyor ve mükemmel bir şekilde evrildi. Holly Humberstone, Sam Fender uzun zamandır sahnede ama her geçen gün daha da büyüyor ve gelişiyor. Julian Baker’ı da çok seviyorum.

‘AVRUPA İLE ASYA ARASINDA BÜYÜLEYİCİ BİR YER…’

Türkiye’de bugüne kadar dört kez sahne aldınız. Türkiye’de konser vermek size nasıl hissettiriyor? Dinleyicileriyle olan bu geçmişiniz hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’yi çok seviyorum. Bir Liverpool taraftarı olarak İstanbul’daki o ünlü final yüzünden her zaman kalbimde özel bir yeri olacak. Burada her zaman sıcak karşılandık. Avrupa ile Asya arasında tamamen benzersiz, büyüleyici bir yer. Siyasi zorluklara rağmen insanlar güçlü kalmayı başardı.

‘HEPİMİZ OASIS’LE BÜYÜDÜK’

Türkiye’deki performanslarınız sırasında unutamadığınız bir anınız var mı?

İstanbul’da Liam Gallagher ile bir konser vermek çok özeldi. Hepimiz Oasis’le büyüdük.

Türkiye’den tanıdığınız veya dinlediğiniz bir müzisyen/grup var mı?

Türkiye’den bazı harika müzisyenlerden güzel mesajlar aldım. Türk müziğini daha fazla dinlemem gerek.

Starsailor’un müzik dünyasında nasıl hatırlanmasını istersiniz? Kariyerinizin sonuna geldiğinizde geriye dönüp baktığınızda grubunuzun mirası ne olur?

Genel müzik dünyası bizi muhtemelen ‘Four To The Floor’ şarkısını yapan bir dipnot olarak görecek ama bence hayranlarımız tarafından daha sıcak bir şekilde hatırlanacağız.

Yeni bir albüm ya da single üzerinde çalışıyor musunuz? Gelecek projelerinizde dinleyicileri nasıl bir müzikal yolculuk bekliyor?

Bu yılın başlarında çıkan ‘Where The Wild Things Grow’dan beri yeni bir şey kaydetmedik ama stüdyoya geri dönmek için heyecanlıyız. Gelecek yıl Starsailor’un 25. yılı olacak, bu nedenle oldukça nostaljik geçecek ama bunun yanında taze bir şeyler yaratmak istiyoruz.

haber-karasu.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu